Genel
Öncülerin izinde… - Taha Kılınç
Âkif merhumun, Japonya ve Japonlar hakkındaki -yer yer belki fazlasıyla iyimser- ifadelerinin ilham kaynağı da Abdurreşid İbrahim’den başkası değildi
Taha Kıçınç - Yeni Şafak
Güney Avustralya’da Marree isimli küçücük bir kasaba vardır. Küçücük ifadesi lafın geliÅŸi deÄŸil, Marree’nin nüfusu sadece 150 kiÅŸiden ibaret. Madencilik, demiryolu ulaşımı ve hayvancılık bakımından çok önemli bir bölgenin kavÅŸak noktasında yer alan kasabanın, Ä°slam’ın modern dönemdeki yayılış tarihi açısından da oldukça belirgin bir yeri var: Marree, Müslümanların Avustralya kıtasında inÅŸa ettiÄŸi ilk mescide ev sahipliÄŸi yapıyor.
Taşımacılık ve maden sektöründe nakliyecilik alanında çalışmak üzere develeriyle birlikte 1860’da ülkeye gelen sekiz Afgan Müslüman, ibadet ihtiyaçlarını karşılamak Marree’de ilk mescidi yaptıklarında, Avustralya’ya yerleÅŸen ilk Müslümanlar olduklarından belki de habersizdi. Onları 1866’da, iÅŸadamı Sir Thomas Elder için -yine develeriyle- Avustralya’ya yerleÅŸen 31 Afgan erkek işçi takip etti. 1888’de, eyalet merkezi Adelaide’de inÅŸa edilen 500 kiÅŸi kapasiteli merkez camii, bu Afganların çocukları ve torunlarına hizmet veriyordu. Ä°lk öncü nesiller yerlilerle evlilikler yapmışlar, böylece Ä°slam’ın Avustralya’da yayılmasını da fiilen baÅŸlatmışlardı.
Benzer bir hikâye, neredeyse eÅŸ zamanlı olarak Amerika BirleÅŸik Devletleri (ABD) için de söz konusuydu. 1828’de Rum bir anne ile Arap Hıristiyan bir babanın oÄŸlu olarak Ä°zmir’de dünyaya gelen Philip Tedro, çok genç yaÅŸta Müslümanlığı seçmiÅŸti. Hac vazifesini yerine getirdikten sonra ‘Hacı Ali’ adını alan Tedro, deve yetiÅŸtiriciliÄŸi ve bakımıyla ilgileniyordu. ABD ordusunun, çölde eÅŸya ve ekipman taşıma sorununu halletmek üzere deve ve bakıcılar tutmaya karar vermesi, Hacı Ali’nin hayatını da birden deÄŸiÅŸtirdi. Tunus, Mısır ve Anadolu’dan toplanan 33 deve ve sayıları sekizi bulan bakıcıları, zahmetli bir deniz yolculuÄŸunun ardından 1856’da Teksas’ın Calhoun County bölgesinde karaya çıktılar. Mahareti sebebiyle kendisini gösteren Hacı Ali, kısa zaman içinde baÅŸ eÄŸitmen olarak görevlendirildi. 1870’e kadar ABD ordusunda develerin bakım ve sevkiyatıyla ilgilenen Hacı Ali, 1903’te Arizona’da öldüğünde, Amerika’nın en ünlü Müslümanlarından biriydi. O ve kendisinden yarım yüzyıl kadar önce kıtaya gelen Afrika asıllı Müslüman köleler, Ä°slam’ın Amerika’daki öncüleriydi.
Endonezya, Malezya ve Zanzibar’da da benzer ÅŸeyler yaÅŸanmıştı. Sekizinci yüzyılla 13’üncü yüzyıllar arasında Müslüman tüccarlar bu bölgelere gidip yerleÅŸmiÅŸler, Ä°slam böylece doÄŸal biçimde ve kendiliÄŸinden yayılmaya baÅŸlamıştı. Ticaret ve maddi refahın saÄŸladığı imkanlar sayesinde krallarla ve hükümdarlarla da kolayca iletiÅŸime geçebilen Müslümanlar, sonraki dönemlerde bazı yöneticilerin Ä°slam’a girmesine de vesile olmuÅŸtu. 16’ncı yüzyılın sonu itibariyle, Java ve Sumatra bölgelerinde nüfusun çoÄŸunluÄŸu artık Müslümanlar tarafından oluÅŸturuluyordu. Oralara ayak basan ilk Müslüman tüccar her kim ise, açtığı sayfa dünya tarihini deÄŸiÅŸtirecek cinstendi.
Balkanlarda da durum bundan farklı değildi. Sarı Saltuk ve benzeri öncülerin gönüllere başlattığı akınlar, daha sonra Müslüman fatihler tarafından kolaylıkla tamama erdirilmişti.
***
Bu satırları, dünyanın öbür ucunda, Japonya’nın baÅŸkenti Tokyo’da bir baÅŸka öncünün hatıraları eÅŸliÄŸinde yazıyorum: Siyasi mücadele ile geçen çalkantılı bir ömrün son devresinde, 1933’te Tokyo’ya yerleÅŸen ve vefat ettiÄŸi 1944’e kadar Ä°slam’ın Japonya’da yerleÅŸmesi için çalışan AbdurreÅŸid Ä°brahim Efendi’nin.
Aslen Buharalı Özbek bir ailenin çocuÄŸu olarak 1857’de Sibirya’nın Tara kasabasında dünyaya gelen AbdurreÅŸid Ä°brahim, ilk gençlik yıllarından itibaren Rusya’daki Müslüman halkların kimliklerini yitirmemeleri için mücadele vermeye baÅŸlamış bir isim. Yazdığı kitaplar, çıkardığı gazete ve dergilerin yanında, gerektiÄŸinde savaÅŸ meydanlarına da koÅŸan AbdurreÅŸid Ä°brahim’i 1911’de Libya’da Ä°talyanlara karşı, 1915’te Sarıkamış’ta Ruslara karşı savaşırken görüyoruz. TeÅŸkilat-ı Mahsusa üyesi olarak gizlice Almanya’ya gidip, Müslüman Rus esirlerle görüşerek hilafet saflarında savaÅŸacak gönüllü birlikler kurmaya çalışması da aynı yıllara rastlıyor.
Mehmed Âkif Ersoy’un Safahât’ını okuyanlar, AbdurreÅŸid Ä°brahim ismine sıklıkla tesadüf edeceklerdir. Kendisi Âkif ve diÄŸer ‘dertli’ zevat ile yakından münasebette bulunduÄŸu gibi, Âkif merhumun, Japonya ve Japonlar hakkındaki -yer yer belki fazlasıyla iyimser- ifadelerinin ilham kaynağı da AbdurreÅŸid Ä°brahim’den baÅŸkası deÄŸildi.
Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu da dağılınca, AbdurreÅŸid Ä°brahim Efendi, Rusya, Mısır ve Arabistan’da bir süre yaÅŸayıp, nihayet ailesiyle Tokyo’ya yerleÅŸti. Tokyo’da bir cami inÅŸa ettirilmesine öncülük eden, 1939’da da ÅŸahsi giriÅŸimleriyle Ä°slam’ın Japonya’da resmi din olarak kabul edilmesini saÄŸlayan AbdurreÅŸid Ä°brahim, 17 AÄŸustos 1944’de Tokyo’da vefat etti.
***
13 günlük, uzun bir Japonya seyahatindeyiz. Ertuğrul Fırkateyni kahramanları ve Abdurreşid İbrahim Efendi başta olmak üzere, bu topraklarda iz bırakmış öncülerin ayak izlerini takip etmek üzere.
Tokyo Camii’nin inÅŸa hikâyesi, günümüzde camide hizmet imkânları ve bazı teklifler, önümüzdeki yazıda.
Henüz yorum yapılmamış.